Geçtiğimiz günlerde meydana gelen deprem, şehirdeki birçok noktada paniğe yol açtı. Özellikle yemekhanede yaşanan anlar, bir grup öğrencinin tuhaf tepkileriyle dikkat çekti. Gerçekleşen sarsıntının ardından bazı öğrenciler bayılıp yere düşerken, bazıları kaçış yollarını aradı. Ancak bir öğrenci, bu olağanüstü olay karşısında sakin kalmayı başardı ve yemeğini bırakmadı. İşte o anlar, hem ilginç hem de düşündürücü bir tablo oluşturdu.
Öğle saatlerinde, okulun yemekhanesinde herkesin keyifle yemeğini yediği bir sırada, aniden hissedilen bir sarsıntı tüm ortamı alt üst etti. Öğrenciler, deprem dalgalarını hissettiklerinde hemen kaçış yollarını aradılar. Bazı öğrenciler, panik içerisinde yemeklerini bırakıp dışarı koşarken, diğerleri daha da kötü bir tepki vererek bayıldılar. Öğrenci topluluğunun arasındaki bu karışıklık, olayın ne kadar ciddi olduğunu ortaya koyuyordu. Bu gibi doğa olayları, insanların içgüdüsel davranışlarını ve tepkilerini net bir şekilde gözler önüne seriyor.
Yaşanan bu karmaşanın ortasında, "Sakin Kalan Öğrenci" olarak anılan bir genç, bulunduğu yerden yemeğini sıyırmadan durmasını sürdürdü. Arkadaşlarının panik içinde fırladıklarını gören bu öğrenci, sarsıntının geçmesini bekleyerek yemek yemeye devam etti. Bu tablo, sosyal medyada ve yerel haberlerde gündem oluşturdu. "Bir yemeği bırakmak ne demek, bunu anlayamam," diyen bu öğrenci, deprem anında bile önceliklerinin farklı olduğunu vurguladı. Sosyal medya kullanıcıları da bu durumu mizahi bir dille ele alarak, "kahramanlarımız" arasında yer verdi.
Bu olayın ardından, okul yönetimi öğrencileri ve personeli bilgilendirmek için acil durum eğitimi yapma kararı aldı. Depremler, herhangi bir an meydana gelebilir ve hayatı tehdit eden doğa olayları arasında bulunmaktadır. Bu nedenle, eğitimlerin ve tatbikatların önemi bir kez daha anlaşılmış oldu. Öğrenci bu kadar sakin kalmayı başarırken, diğerlerinin neden böyle tepkiler verdiği düşünülmesi gereken bir konu olarak dikkat çekiyor.
Birçok kişi, deprem anında soğukkanlı kalmanın ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Öğrencilerin durumu, sonrası için iyi bir deneyim olması adına değerlendirilmeli. Yemekhanede huzursuzlukla karşılaşan diğer öğrencilerin de yaşadıkları, deprem eğitimi ile belki de giderilebilecek bir panik haline dönüşmüştü. Öğrencinin bu durumu, depresyon ve kaygı bozukluğu açısından bir eleştiri konusu haline geldi. Üzerinden daha yolgaşacak çok hakkın olduğunu düşünen pek çok öğrenci, sosyal medyada durumu çarpıtan söylemlerde bulundular.
Tüm bu olayların ardından, insan aklında sadece "yaşamak" kalıyor. Yemek yiyen bir öğrencinin, bu gibi büyük bir felaket anında sakin kalabilmesi, hayatta kalma içgüdüsü ile karşılandığında dikkat çeken bir durum. Diğer taraftan, hemen kaçış yollarını arayan öğrenciler ise, daha fazla strese girmeden güvenli alanlara ulaşmak için yaptıkları bu eylemleri, yaşanmış bir olay olarak hafızalarına kazıyacaklardır.
Sonuç olarak, yemekhanedeki deprem anı, sadece sıradan bir durum olarak kalmadı. Bireylerin bu olağanüstü anlarda nasıl davrandığını gözler önüne seren bu durum, hem eğitime ihtiyaç olduğunu, hem de soğukkanlı kalmanın ne kadar önemli olduğunu bizlere hatırlatmış oldu. Bu tür olaylar içinde, öğrencilerin tepkileri ve dayanıklılıkları üzerine düşünmek, gelecekte bu olaylara karşı daha hazırlıklı olmamızı sağlayacak bir adım olabilir.