Günümüzde, bireylerin sosyal çevrelerinde kendilerini nasıl ifade ettikleri, onay arayışlarının ne denli derin olduğu konusunda pek çok araştırma yapılmaktadır. Sosyal onay, yalnızca bir bireyin kendine olan güvenini artırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal dinamizmin de anahtarıdır. İnsanların toplumsal normlarla ve diğer bireylerle kurduğu ilişkiler, onay arayışının temelini oluşturur. Bu durum, bireylerin kendilerini değersiz hissedebilecekleri anlarda, destek arayışlarını tetikler. Bu yazımızda, onay aramanın insan psikolojisindeki yeri ve toplum içerisindeki rolü üzerinde duracağız.
Onay arama davranışı, bireylerin kendilerini sosyal gruplarında kabul görme çabasıdır. Bu ihtiyaç, insanın biyolojik ve psikolojik gelişiminin bir parçasıdır. Freud’un psikoanalitik teorisine göre, insanın temel motivasyonlarından biri, diğerlerinden onay alma isteğidir. Bu bağlamda, kişinin kendisiyle ilgili algısı, çevresindeki insanların kendisine nasıl davrandığı ile doğrudan ilişkilidir. Onay arama davranışı, kişinin kendine duyduğu saygıyı ve öz güveni etkileyebilir, bu nedenle bireyler, sosyal ortamlarda sürekli olarak kabul görme peşindedirler.
Ayrıca, sosyal kimlik teorisi de bu durumu açıklamakta önemli bir rol oynamaktadır. İnsanlar, ait oldukları grupların değerlerini benimseyerek kendi kimliklerini inşa ederler. Bu noktada, grup üyelerinin onayını almak, bireylerin kendilerini değerli hissetmelerini sağlar. Başkaları tarafından onaylanma arzusu, insan psikolojisinde derinlemesine yer eden bir ihtiyaçtır ve bu ihtiyaç, bireylerin davranışlarını ve tutumlarını şekillendirmede kilit bir faktördür.
Günümüzde, sosyal medya platformları onay arama davranışını daha da yoğunlaştırarak bireylerin hayatında belirgin bir yer edinmiştir. Facebook, Instagram, Twitter ve diğer sosyal medya araçları, insanların düşüncelerini, fotoğraflarını ve yaşamlarını paylaşarak sosyal etkileşime girmelerine olanak tanır. Ancak bu platformlar, kullanıcıların beğeni ve yorumlar aracılığıyla sosyal onay arayışlarını daha da artırmalarına neden olmaktadır.
Bir paylaşımın aldığı beğeni sayısı, kişinin sosyal değeri hakkında bir referans noktası haline gelir. Bireyler, paylaştıkları içeriklerin topluluk tarafından onay almasını beklerler ve bu süreç, onların psikolojik durumunu etkileyebilir. Örneğin, bir paylaşımın beklenenin altında beğeni alması, kişinin kendine olan güvenini zedelerken, yüksek beğeni sayıları ise kendilerini daha iyi hissettirebilir. Sosyal medya, bu açıdan bir takdir arayışı olmanın ötesinde, bireylerin sosyal kimliklerini dışa vurdukları ve güçlendirdikleri bir platform haline gelmiştir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta, sosyal medyanın zemininde sorgulanan onay arayışlarının getirdiği olumsuz etkilerdir. Kullanıcılar, sürekle sosyal normlara uygun davranma baskısı altında kalabilirler. Bu durum, hem bireylerin psikolojik sağlıklarını tehdit etmekte hem de toplumda sahte bir yaşam tarzının yayılmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle, onay arayışının sıklığı ve doğası, bireylerin ruh sağlığı üzerinde derin etkiler yaratmaktadır.
Sosyal onay arayışı doğal bir ihtiyaç olsa da, bireylerin diğer sosyal etkilerle birlikte kendi benliklerini oluşturmaları adına dikkatli olmaları gerekmektedir. Gerçek yaşamda kurulan düzgün sosyal ilişkiler, bireylerin sağlıklı bir toplumsal kimlik geliştirmelerinde önemli bir rol oynar. Her birey, kendi değerleri doğrultusunda bir yol haritası çizerken, toplumun beklentileriyle bireysel istekleri arasında denge kurmak zorundadır.
Sosyal onayı ararken bireyler, karşısındaki kişinin alacağı geri bildirimlere yönelik bir endişe taşırken, kendilerini sürekli olarak kaygı içinde bulabilirler. Sürekli onay aramak, aynı zamanda bir tatmin kaynağı olmanın yanı sıra, bireylerin kendilerine yabancılaşmalarına da neden olabilir. Kendine dönük olan bu onay arayışı, bir bireyin kendi iç dünyasındaki huzuru tehdit edebilir.
Sonuç itibarıyla, onay aramak insan doğasının bir parçasıdır. Ancak, bu arayışın denge içinde tutulması, bireylerin kendini keşfetmesi ve gerçek ilişkiler kurabilmesi adına kritik öneme sahiptir. Genel olarak sağlıklı sosyal ilişkiler, bireylerin kendilerini daha rahat ifade etmelerine ve toplumsal normlar içerisinde kendilerine bir yer bulmalarına olanak sağlar. Dolayısıyla, içimizdeki toplumun sesleri arasında dengeli bir iletişim kurmak, bireylerin hem kişisel hem de sosyal gelişimleri için önemlidir.