Esenyurt’ta motosikletli iki kadının yaşadığı olay, son dönemde Türkiye'de artış gösteren kadına yönelik şiddet ve toplumsal güvensizlik sorunlarını bir kez daha gündeme getirdi. 23 Eylül 2023 tarihinde yaşanan bu korkunç saldırı, şehrin güvenliği ile ilgili ciddi endişeleri beraberinde getirdi. Duygusal ve fiziksel bir travmanın yaşandığı olay, motosikletli kadınların karşılaştığı çirkin bir saldırıyla sona erdi. Peki, bu olayın arka planında neler yatıyor? Toplum olarak ne gibi dersler çıkarmamız gerekiyor?
Olay, akşam saatlerinde, Esenyurt'un kalabalık bir caddesinde meydana geldi. İki kadın, motosikletleriyle bir yere gidecekleri sırada, aniden yanlarına yaklaşan bir grup tarafından durduruldular. İlk başta sözlü bir tartışma çıktı. Ancak, tartışmanın büyümesiyle birlikte grup, kadınlara fiziksel saldırıya başladı. Kadınlar, bir yandan kendilerini korumaya çalışırken, bir yandan da bu saldırıya karşı koymaya çabaladılar. Fakat, sayıca çok olan grup, durumu daha da kötüleştirerek, kadınların ağır bir şekilde yaralanmasına sebep oldu. Olaya tanık olan çevre sakinleri, hemen durumu polise bildirdi. Ancak, saldırganlar olay yerinden hızla kaçarak izlerini kaybettirdiler.
Bu tür saldırılar, Türkiye’nin dört bir yanında kadına yönelik şiddetin artışını gösteriyor. Kadınların hayatlarının her alanında maruz kaldıkları bu tür olaylar, toplumda büyük bir endişe yaratmaktadır. Sadece Esenyurt değil, birçok ilde yaşanan benzer olaylar, bireylerin dışarıda kendilerini güvende hissetmemesine yol açıyor. İstatistikler, Türkiye’de her 10 kadından 4’ünün bir şekilde şiddete uğradığını gösteriyor. Bu durum, sadece bireysel trajedilerin değil, toplumun genel ruh halinin de bir yansımasıdır. Kadınların sokakta, iş yerinde veya evde hedef alınması, kadın-erkek eşitliğinin ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında önemli bir engel teşkil ediyor.
Olayın ardından sosyal medyada birçok kişi konuya dair duygularını paylaştı. 'Neden sürekli kadınlar hedef alınıyor?', 'Kadınlar neden güvende değil?' gibi sorular, sosyal medya platformlarından yükselmeye başladı. Bireyler, artık sadece kınamanın yeterli olmadığını, somut adımların atılması gerektiği konusunda hemfikirdi. Bu açıdan, olayın hükümet ve yerel yönetimler tarafından ciddiyetle ele alınması ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için yasal önlemlerin arttırılması elzem hale geliyor.
Esenyurt’ta meydana gelen bu korkunç olay, sadece iki bireyin yaşadığı bir trajedi değil, aynı zamanda toplumsal bir sorunun da sembolü haline geldi. Kadınların yaşadığı her türlü şiddet ve tehdit, toplum genelinde bir ahlaki çöküşün sonuçları olarak değerlendirilmelidir. Bu tür olayların önlenmesi için hem bireysel hem de toplumsal düzeyde bilinçlenme şarttır. Eğitime, farkındalığa ve yasal değişikliklere ihtiyaç vardır. Kadınların hayatlarının sigortası, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve bu gibi olayların bir daha yaşanmaması için bütün bir toplumun seferber olması gerekmektedir.
Hala olayı araştırmaya devam eden güvenlik güçleri, şüphelilerin yakalanması için çalışmalarını sürdürmektedir. Herkesin aklında aynı soru bulunuyor: "Bu tür saldırılar ne zaman son bulacak?" Kadınların sokaklarda korkmadan yürüyebileceği bir ülke yaratmak hepimizin sorumluluğu.