Bayramlar, toplumun bir araya geldiği, sevgi ve dayanışmanın ön planda olduğu özel günlerdir. Ailelerin bir araya geldiği, toplumun çeşitli kesimlerinin birbirine kenetlendiği bu özel dönemlerde, çocukların da mutluluk içinde yer alması beklenir. Ancak son yıllarda, bazı çocukların kendi bayramlarında çalışmak zorunda kalması, toplumun dikkatini çeken endişe verici bir duruma dönüşmüştür. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çocuk işçiliği, sosyal sorunların başında gelmektedir. Bu konuda atılacak adımlar ve çözüm yolları, hem bireyler hem de toplum için büyük önem taşımaktadır.
Türkiye, tarihsel olarak zengin bir kültüre sahip olmasına rağmen, çocuk işçiliği sorunu ile yüzleşmektedir. 2021 verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 700 bin çocuk, çeşitli sektörlerde çalışmakta, çoğu zaman eğitim haklarından mahrum kalmaktadır. Bayram dönemlerinde ise bu sayı artış göstermekte, çocuklar ailelerinin geçimini sağlamak için zorunlu olarak çalışmak durumunda kalmaktadır. Çocukların bayramda çalışması, yalnızca ekonomik sebeplerle sınırlı kalmayıp, kültürel normlar ve aile yapılarıyla da ilişkilidir. Aileler, kötü ekonomik koşullar nedeniyle çocuklarını çalıştırmak zorunda kalırken, bu durum bir alışkanlık haline gelmekte ve bayramların da ruhunu etkileyen bir olgu haline dönüşmektedir.
Her bayram, sokaklarda, pazarlarda, lokantalarda ve çeşitli iş yerlerinde çalışan çocuklar dikkat çeker. Bu çocuklar, genelde ailelerine yardımcı olabilmek ya da kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışmak zorundadır. 12 yaşındaki Ayşe, yaz aylarında ailesiyle birlikte tatil yapalım hayali kurarken, bayramlarda çiçek satmak zorunda kalıyor. Onun için bayramlar, sadece sevinç değil, aynı zamanda çalışma yükümlülüğü anlamına geliyor. Tarım sektöründe çalışan çocuklar da benzer bir durumda. Ziraat alanında çalışan çocuklar, hayvanları beslemekten tarlada çalışmaya, birçok zorlukla baş etmek zorunda kalıyorlar. Bayramlar, sevinç ve mutlulukla kutlanmayı gerektiren zaman dilimleri olsa da, pek çok çocuk için durum tam tersidir. Çocukların bayramda çalışması yalnızca ekonomik bir zorunluluk değil, ailelerin sosyal ve kültürel baskıları ile de şekillenmektedir.
Bu noktada, toplum olarak çocukluk döneminin ne denli önemli olduğunu unutmamalıyız. Çocuklar, geleceğimizi şekillendirecek bireylerdir ve onların sağlıklı, mutlu bir şekilde büyüyebilmesi için elimizdeki tüm imkanları seferber etmemiz gerekmektedir. Bayramlar, sevgi ve hoşgörü ile anımsanmalı; çocuk işçiliği ise asla kabul edilmemelidir. Eğitimi desteklemek, çocukların öz güvenlerini artırmak ve bayramlarda onlara oyun oynamaları için fırsat vermek, toplumun üzerindeki bir yükümlülüktür.
Son olarak, basit ama önemli bir hatırlatma yapmalıyız: Bayramlar sadece kutlama değil, aynı zamanda bir dönüştürme sürecidir. Görmezden gelinmeyen bir sosyal sorunu ele aldığımızda, her birey, her aile ve her topluluk, bu konuda üzerine düşeni yapmalı ve çocukların bayramda oynamasına, gülmesine olanak tanımalıdır. Çocuklar, bayramda çalışmak değil, oynamak ve öğrenmek için varlardır. Onların her bayramda gülümseyebilmeleri dileğiyle.