Son günlerde dünya gündemine bomba gibi düşen bir iddia, ABD ve İran arasında yer altı müzakerelerin yeniden başlamış olabileceğini öne sürüyor. Birçok uzmanın dikkatini çeken bu gelişme, her iki ülkenin de uluslararası ilişkileri ve nükleer politikaları açısından önemli bir dönüm noktası olabilir. Peki, bu müzakerelerin detayları ve olası sonuçları neler? İşte, bu soruların yanıtları ve uluslararası ilişkilere etkileri hakkında derinlemesine bir bakış.
ABD, 2015 yılında imzalanan İran Nükleer Anlaşması'ndan tek taraflı olarak çekilmesi sonrasında Tahran ile ilişkilerinde gergin bir dönem geçirdi. Bu anlaşmanın getirdiği kısıtlamaların kalkması, İran’ın nükleer programını hızlandırmasına yol açtı. Washington, İran’ın nükleer teknolojisini geliştirmesinin bölgesel güvenlik için bir tehdit oluşturduğunu savunuyor. Bu bağlamda, Washington yönetimi, İran üzerindeki yaptırımları sıkılaştırarak Tahran'ı müzakerelere zorlamayı hedefledi.
Ancak, son aylarda ABD yönetiminde bazı değişiklikler gözlemlenmeye başladı. Özellikle Joe Biden’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından, diplomatik yolların yeniden keşfedilmesi gerektiği düşünülüyor. Biden yönetimi, İran ile nükleer müzakereleri yeniden başlatma kararlılığını gösterirken, İran tarafından gelen olumlu yanıtlar dikkat çekti. Bu durum, iki ülke arasında yeni bir müzakere sürecinin habercisi olabilir.
Gizli müzakerelerin başlama ihtimali, her iki ülkenin de aşağıdaki faktörlerden etkileneceği anlamına geliyor:
Bu faktörler, her iki ülkenin de nükleer müzakereleri yeniden gündeme almasına zemin hazırlayabilir. Ancak yine de, müzakerelerin ne kadar sağlıklı ilerleyeceği konusunda birçok belirsizlik bulunmaktadır.
Tüm bu gelişmeler, dünya genelinde gözlemleniyor ve uzmanlar, müzakerelerin başlamasının uluslararası güvenlik dinamiklerini nasıl etkileyeceğini merakla takip ediyor. Eğer söz konusu müzakereler olumlu bir sonuçla sonlanırsa, bu durum sadece ABD ve İran değil, aynı zamanda küresel barış için de büyük bir adım olarak değerlendirilecektir.