15 Temmuz 2016 gecesi, Türkiye tarihinin en karanlık sayfalarından biri olarak kaydedildi. Bir grup darbeci tarafından gerçekleştirilen hain kalkışma, sadece ülkenin siyasi yapısını değil, pek çok insanın yaşamını da köklü bir şekilde sarstı. Bu olayların sonucunda birçok insan yaşamını kaybederken, muazzam bir travma ve acı mirası ise geride bıraktı. O gecede gerçekleşen olayların doğrudan etkilediği bireylerden biri olan genç bir adam, 9 yıl boyunca vücudundayı kurşun yarasıyla yaşamayı öğrendi.
15 Temmuz gecesi, kargaşa, panik ve trajedi ile doluydu. Herkes normal bir akşam geçirirken, alçakça bir kalkışmanın kapıları aralanmış oldu. O gece, birçok insan sokaklara çıkarak bu hain girişime karşı durdu. O gün, canını dişine takan gençlerden biri de 25 yaşındaki Murat’tı. Murat, o sıra üniversite öğrencisi olarak, arkadaşlarıyla birlikte darbecilere karşı durmak için meydanlara koştu. Ancak, olayların gidişatı hiç de beklenmedik şekilde gelişti. Şiddetin arttığı saatlerde, Murat, kalabalık içinde elindeki döner bıçakla kendi hayatını savunmaya çalışıyordu. Fakat ne yazık ki, bir darbecinin açtığı ateş sonucu vücuduna kurşun isabet etti. Bu olay, onun hayatında bir dönüm noktası oldu ve çok geçmeden Murat, hem fiziksel hem de ruhsal zorluklarla başa çıkmak zorunda kaldı.
Murat, hastaneye kaldırıldığında durumu kritik bir noktadaydı. Vücudundaki kurşun, belinin yanına saplanmıştı ve hemen ameliyata alınması gerekiyordu. Ameliyat sonrası yaşadığı fiziksel zorluklar, yalnızca bir yaralanma değil, aynı zamanda yeni bir yaşam mücadelesinin başlangıcıydı. Altı ay boyunca hastanede yattı, zorlu rehabitasyon süreçlerine katıldı fakat bu süreçte karşılaştığı zorluklar hiç de hafif değildi. Yürüyememe korkusu, hayatının ne kadar değiştiğine dair sürekli bir hatırlatmaydı. Annesinin gözündeki kaygı ve babasının yaşadığı derin acı, Murat için belki de en zorlu mücadele alanıydı. Özellikle ailesi, onun moral kaynağı olmak için ellerinden geleni yaptı.
Fiziksel zorlukların yanı sıra, Murat ruhsal olarak da derin bir yıkım yaşamıştı. Uzun süre terapi almak zorunda kaldı. 15 Temmuz’un hatırası, onun üzerinde bir korku ve kaygı atmosferi yarattı. Ancak zamanla, bu kötü deneyimi kendi hayatında bir dönüm noktası olarak kullanmaya karar verdi. Darbe girişiminin ardından yaşadığı travmayı aşma çabası, onu daha da güçlendirdi. Kurşunla kaybettiği hayata karşı daha cesur bir şekilde dimdik durma kararı aldı.
Bugün 9 yıl geride kaldı. Murat, kurşunun vücudunda yarattığı kalıcı izlerle yaşamaya alıştı. Ama aynı zamanda, o gecenin kendisine öğrettikleriyle yeni bir hayata adım attı. Artık sadece kendisi için değil, toplumun tüm kesimlerinde 15 Temmuz’u unutturmamak adına farkındalık yaratmaya çalışıyor. Okulunda, öğrencilere verilen eğitimlerle beraber, tarihi bilgileri paylaşarak, aynı hataların bir daha yaşanmaması için çalışmalara katılıyor. Hayatında yaşadığı zorlukların ışığında, dair olduğu bu karanlık mirası aydınlık bir geleceğe dönüştürmeye çalışıyor.
Murat’ın hikâyesi, bireysel mücadele ile toplumsal dayanışmanın birleştiği bir hikaye olarak, 15 Temmuz gecesinin sadece bir trajedi olmadığını, aynı zamanda insan ruhunun dayanıklılığını ortaya koyan bir örnek olarak dikkat çekiyor. Kurşunla vücudunda taşıdığı yaralandığı o gece için Murat, "Beni eski ben yaptım," diyor. Hem topluma hem de kendisine yeniden doğuşun ne demek olduğunu gösteriyor. Yaşanmış bir dram, bir kahramanlık hikayesine dönüşüyor. Murat, yalnızca vücudunda taşıdığı yaralarla değil, yaşama azmiyle de tüm Türkiye'ye ilham veriyor.